Anasayfa gelbaba Gelbaba Portal gelbaba Turizm gelbaba İstanbul'un Tarihi Yerleri

İstanbul'un Tarihi Yerleri

Turizm
8 Mart 2022 Salı
İstanbul'un Tarihi Yerleri

İstanbul uzun yıllardır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış kadim bir şehirdir. Her dönem ekonomik, tarihi ve sosyokültürel açıdan önemli bir yerleşim yeri olan İstanbul 2700 yıla yakın bilinen tarihi ile imparatorlukların başkenti unvanını taşımaktadır. Bulunduğu bölge itibariyle ülkemizdeki Asya ve Avrupa kıtalarında toprağı bulunan iki şehirden birisidir. İstanbul'u İstanbul yapan eşsiz doğal güzelliklerinden öte çok zengin bir tarihe sahip olması ve bu tarih boyunca kıymetli bir mücevher gibi her bir köşesinde yer alan eserlerdir. Yazımımız boyunca İstanbul'un tarihi ve turistik yerleri hakkında bilgiler vermeye çalışacağız.

İstanbul yüzyıllar boyunca filozoflara, şairlere, yazarlara, düşünürlere, şarkıcılara kısacası sanat ev hayatın her alanında eserler üreten insanlara ilham kaynağı olmuştur. Sayısız sanat eserinde adı geçen, binlerce filmde, dizide eşsiz manzarası, muhteşem atmosferi ve tarihi mekanları kullanılan şehrin tarihi başlı başına insanlığın ortak bir sanat eseri diyebiliriz.

Şehrin tarihine baktığımızda 5 farklı dönemden bahsetmek mümkün. Bunlar; Antik Yunan dönemi, Roma İmparatorluğu dönemi, Bizans İmparatorluğu dönemi, Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi.

İstanbul’un kuruluş tarihinden bahsetmek için, milattan önce 600’lü yıllara, yani Antik Yunan dönemine gitmemiz gerekiyor. Byzas isimli kralın, Antik Yunanistan’ın Megara kentinden göç etmeye karar vermesi ile başlayan süreç bugün Sarayburnu olarak bilinen tarihi yarımadaya gelmesi ile bambaşka bir tarihin doğmasına sebep olacaktır. Ardından İmparator Konstantin imparatorluk merkezini daha güvenli olan doğu eyaletlerine taşımaya karar vererek mükemmel mevkisinden dolayı Byzantium’u seçmiştir. İmparator Konstantin, şehri Roma ile beraber İmparatorluğun eş başkenti yapmış ve kendi adını vermiştir. Bizans İmparatorluğu döneminde Roma imparatorluğu Doğu roma ve Batı roma olarak ikiye bölünmüş ve Konstantinopolis şehri Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi ile İstanbul bu gün hala ayakta dimdik duran eserlere kavuşmuş oldu.

İstanbul'un tarihsel dönemleri hakkında verdiğimiz bu kısa bilgiden sonra, şehrin tarihi zenginlikleri ile ilgili detaylara geçebiliriz.

İstanbul'un Tarihi Zenginliği

İstanbul'un tarihi zenginliği medeniyetlerin yüzyıllar boyunca şehre sunduğu ortak bir değer şeklinde tezahür etmiştir. Bir ayağı Asya'da bir ayağı Avrupa'da olan, sadece bu yönüyle bile tarih boyunca ilgi gören eşsiz kentlerden birisidir. Daha Önce de belirttiğimiz gibi Antik Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere 3 farklı imparatorluğa başkentlik yapmış tek şehir olan kent, yüzyıllardır kültürün, sanatın, mimarinin ve politikanın merkezi olmaya bugün de devam ediyor.

Tarih boyunca pek çok olaya şahit olmuş, mimarinin ve sanatın başyapıtları arasında gösterilen, çağlara meydan okuyan pek çok eser şehrin iki yakasında yer almaktadır. Bunlar arasında zamana meydan okuyan bazilikalardan, muhteşem saraylara, eşsiz kulelerden, görkemli camilere kadar çok sayıda yapı büyüleyici güzellikleri ile yerli ve yabancı turistleri İstanbul'da buluşturuyor.

İstanbul'da tarihi yerler o kadar çok ki tamamını gezmeye belki de haftalar yetmez. 3000 yıla yakın bir tarihi süreçten bu güne kalan eserlere hala daha toprak ve deniz altından çıkmaya devam edenlerin eklendiğini söylemek mümkün. Toprağın altında da üstünde de tarih yatan İstanbul'da toprağa vurulan her kazma adeta arkeolojik kazıya dönüşmekte.

İstanbul'un tarihi zenginliği, yüzyıllar içerisinde bölgenin coğrafi konumu, iklim yapısı, ulaşım kolaylığı, verimli tarım arazilerine yakınlığı gibi yerleşime uygun özellikleri dolayısıyla oluşmuş ve bazıları günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. İmparatorların gözdesi bu şehirdeki yapıları inşa eden mimarların vizyonu ve çağının ötesindeki becerileri de eserlerin günümüze kadar ulaşmasında en önemli etkenler arasındadır.

İstanbul'un tarihi zenginliğine imza atan zamanının imparatorları, kralları, padişahları ve önemli şahsiyetleri kadar bu eserlere hayat veren dönemin mimarları, mühendisleri, ustaları, sanatkarları da bu eşsiz eserleri insanlığa kazandıran değerli kişilerdir.

İstanbul'a yer alan tarihi zenginliklere bugün hala ayakta kalan ve çeşitli şekillerde kullanımda olanlar üzerinden bakmaya çalışacağız. İstanbul'un iki yakasındaki tarihi eserleri ayrı ayrı ele alacağımız bu yazımızda kısa bir tarih yolculuğuna çıkarken, turistik anlamda da en gözde yerleri aklınızda bulundurmanız açısından kapsamlı bir rehberlik hizmeti sunmaya çalışacağız.

İlk olarak ülke ve bölge tarihine damga vuran İstanbul'un Avrupa yakasındaki tarihi yerler nereleridir, en önemlileri ile başlayalım.

Avrupa Yakasındaki Tarihi Yerler

İstanbul'un tarihi gezilecek yerleri denildiğinde Avrupa yakasında akla ilk gelen yerleri bu başlık altında derlemeye çalışacağız. Tabi ki İstanbul gibi her bir köşesi tarihi eserlerle dolu bir coğrafyayı tüm zenginlikleri ile ele almak mümkün değil. Onun için Avrupa yakasında 10 önemli ve tarihi yer ile bu bölümü sınırlandırmayı uygun gördük.

1) Ayasofya Camii

İstanbul'un Avrupa yakasındaki tarihi yarımada olarak adlandırılan bölgesindeki en önemli eserlerin başında Ayasofya gelmektedir. Mimari anlamda bir başyapıt olarak değerlendirilen Ayasofya, Bizans döneminde önce kilise daha sonra katedral olarak inşa edilmiştir. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezinde Trallesli Anthemius ve Miletli İsidoros'e inşa ettirilen yapı, günümüze kadar kilise, cami ve müze şeklinde değerlendirilerek ayakta kalmayı başarmıştır.

1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesinden sonra camiye dönüştürülen Ayasofya'ya ilk minare de yine Fatih döneminde tuğla kullanılarak eklenmiştir.

Ayasofya tarihi ve özellikleri ile ilgili çok sayıda kitap yazılmış, belgesel çekilmiştir. Filmlere, dizilere konu olan bu eşsiz eser 2020 yılında bu yana müze hüviyetinden alınarak tekrar cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ayasofya Camii görkemli ve büyüleyici mimarisiyle turistlerin yoğun ilgisini çeken mutlaka görülmesi gereken bir eserdir.

2) Sultanahmet Camii

Sultan III. Mehmed'in oğlu olan 14. Osmanlı padişahı ve 93. İslam Halifesi unvanlarına sahip I. Ahmet tarafından 1609-1617 yılları arasında Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılan Sultanahmet Camii, tarihi yarımadada yer alan en önemli eserlerden birisidir. Bir yönüyle İstanbul'un ana camii konumunda olan yapı, 43 metrelik yüksekliği ve 10.000 kişilik kapasitesi ile anıt camii statüsündedir. Osmanlı ve İslam mimarisinin en önemli eserlerinden olan yapı yerli ve yabancı pek çok turistin ilgisine mazhar olmaktadır. Aynı zamanda İstanbul’un tarihi semtine adını veren bu camii, şehrin her yerinden görünen, İstanbul'un yedi tepesinden biri üzerinde yükselmiş eşsiz bir mabettir.

20 bine yakın İznik çinisi ile kaplı olan camii yabancılar tarafından Blue Mosque olarak adlandırılmaktadır. Osmanlının tek 6 minareli camisi olan Sultanahmet Camii, bugün de camii olarak kullanılmaktadır.

3) Topkapı Sarayı

Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihî İstanbul Yarımadası’nda bulunan Topkapı Sarayı, 1453 yılında İstanbul’un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet’in isteği üzerine 1460 yıllarında yapılmaya başlanmıştır. İstanbul'un en ikonik yapılarından biri olan ve Osmanlı mimarisinin eşsiz bir eseri konumundaki Topkapı sarayı günümüzde müze olarak her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlamaktadır. Sarayburnu'nda yer alan ve 700.000 metrekarelik bir alan üzerinde konumlanan Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren 31. padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi, padişahların da evi olmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile birlikte 3 Nisan 1924 yılında müze haline getirilen saray, Cumhuriyet’in ilk müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Topkapı Sarayı sadece yapıları ve mimarisi ile değil içerisinde yer alan önemli eserlerle de dünyanın sayılı saray müzelerinden birisidir.

Topkapı sarayında yer alan kutsal emanetler bölümü şüphesiz ki yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ilgi çeken eserlerin bulunduğu bölümdür. Hz. Muhammed'in hırkası, sakalı, ayak izleri, Hz. İbrahim'in tenceresi, Hz. Musa'nın asası, Hz. Davud'un kılıcı, Hz. Yusuf'un cübbesi gibi önemli emanetlerin bulunduğu Kutsal Emanetler Dairesi'yle Topkapı Sarayı ülkemizin ve İstanbul'un en önemli tarihi mekanlarından birisidir.

Topkapı Sarayı ziyaret saatleri yaz dönemi ve kış döneminde değişiklik göstermektedir, ayrıca girişte müze kart geçerlidir.

4) Süleymaniye Camii

Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan Süleymaniye Camii, Sultan I. Süleyman (Kanuni) adına 1551-1557 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Mimar Sinan'ın kalfalık eseri olarak tanımladığı Süleymaniye Camisi Klasik Osmanlı Mimarisi'nin en önemli örneklerinden birisidir. İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Süleymaniye Camisinin dört minaresi ve on şerefesi bulunmaktadır. Mimar Sinan bunu tasarlarken Kanuni’nin, İstanbul'un fethiyle dördüncü padişah; on şerefe de Osmanlı İmparatorluğu'nun 10. padişahı olduğuna işaret etmektedir. Camii sınırları içerisinde bulunan iki türbeden biri Kanuni Sultan Süleyman'a, diğerinde de eşi Hürrem Sultan'a aittir.

5) Kapalı Çarşı

Dünyadaki ilk alışveriş merkezlerinden biri olarak kabul edilen, İstanbul’un en turistik yerlerinden biri olan Kapalı Çarşı'nın ilk bölümü Fatih Sultan Mehmed tarafından 1460’da yaptırılmıştır. Yapımından sonra sürekli genişleyen Kapalı Çarşı, 65 sokak üzerinde 4 bine yakın dükkana ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul'un hem turizm hem de ticari anlamda çekim noktası olan yapı, altın ve döviz piyasasının kalbi olarak bilinmektedir. El yapımı ürünlerden, kıyafetlere, yiyeceklerden, eşyaya kadar geniş bir ürün çeşitliliğine sahip olan Kapalı Çarşı, İstanbul’un tarihi atmosferini deneyimlemek, esnaf ve alışveriş kültürünü hissetmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer.

6) Mısır Çarşısı

Mısır Çarşısı, Eminönü’nde Yeni Camii’nin arkasında ve Çiçek Pazarının yanında yer almaktadır. İstanbul'un en eski kapalı çarşılarından biri olan mekan, aktarları ve baharatçıları ile ünlüdür. Eski geleneklerin yaşatıldığı bir yer olan Mısır çarşısında, çeşitli hediyelik ürünler ve çok farklı gıda ürünleri de bulunmaktadır. Turhan Sultan tarafından 1660’da Hassa baş mimarı Kâzım Ağa’ya yaptırılan ve iki büyük yangın atlatan çarşı, 1940-1943’te yapılan onarımın ardından 2014’te başlatılan yeni bir restorasyon çalışmasıyla günümüzde haftanın 7 günü ziyaretçilere açıktır.

7) Yerebatan Sarnıcı

Ayasofya'nın güneybatısında bulunan İstanbul'un en ünlü sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans Dönemi’nde sarayın su ihtiyacını karşılamak için I. Justinianus tarafından yaptırılmıştır. 9 bin 800 metrekarelik bir alana yayılan sarnıç 100 bin ton su depolama kapasitesine sahiptir. 1987 yılından bu yana müze olarak değerlendirilen yapı, Tarihi Yarımada'nın altında oldukça mistik atmosferi ile her sene milyonlarca ziyaretçi çekmektedir. Bizans sütunları, sarnıç içerisinde yaşayan süs balıkları ve Medusa Başı ile şehrin en prestijli tarihi noktalarından birisidir.

8) Galata Kulesi

Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528’de inşa edilen Galata Kulesi, dünyanın en eski kulelerinden birisidir. Fener kulesi olarak tasarlanan yapı, Osmanlı Dönemi'nde barınak daha sonra da yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır. İstanbul Boğazı ve Haliç, kuleden panoramik olarak izlenebilmektedir. 2013’te UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilen Galata Kulesi, benzersiz İstanbul manzarası ile yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Pek çok efsanede de başrol olan Galata kulesi, IV. Murat döneminde yaşayan Hezarfen Ahmet Çelebi'nin tahtadan yaptırdığı kartal kanatlarını sırtına takarak 1638 yılında Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçması ile oldukça bilinen bir hikayede de başrolü üstlenmektedir.

9) Dolmabahçe Sarayı

Otuzbirinci Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid tarafından 13 Haziran 1843 tarihinde yapımına başlanan Dolmabahçe Sarayı 7 Haziran 1856 tarihinde kullanıma açılmıştır. Boğaz’ın en göz alıcı yapılarından biri olan Dolmabahçe Sarayı birbirinden güzel süslemeleri, benzersiz tabloları ve nadide eserleriyle Osmanlı'dan günümüze kullanılan yapılar arasındadır. 1927-1938 yılları arasında Atatürk tarafından da kullanılan Dolmabahçe Sarayı, 1984 yılından beri müze-saray olarak kullanılmaktadır. Her yıl milyonlarca misafiri ağırlayan sarayın şüphesiz en önemli özelliği Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 yılında bu sarayda hayata gözlerini yummasıdır. Bu nedenle her 10 Kasımda yatağının da yer aldığı odası ziyaretçi akınına uğramaktadır.

10) Rumeli Hisarı

Boğazkesen Hisarı olarak da bilinen Rumeli Hisarı, İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunmaktadır. Boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için 1452’de Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan hisar, günümüze kadar ulaşabilmiş haliyle müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılmaktaydı. Bir dönem Rumeli Hisarı açık hava konserlerinin düzenlendiği alana, 18. yüzyılda yıkılmış, geriye sadece minaresinden bir bölüm kalan mescit inşaatı tamamlanarak bir ibadethane açılmıştır. Böylece 1980’li yıllardan itibaren konserler verilen mekanda son konser 2008 yılında gerçekleştirilmiş oldu. Tarihi özellikleri ve müzesi ile günümüzde de ilgi görmeye devam etmektedir.

Anadolu Yakasındaki Tarihi Yerler

İstanbul dünya genelinde turizmin merkezlerinden biri. Doğal güzellikleri, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması, tarihi yapıları ve daha pek çok özelliği ile İstanbul az bilinen tarihi yerleri de dahil olmak üzere her iki yakasında gezilecek görülecek binlerce esere sahiptir.

Yazımızın son kısmında Anadolu yakasındaki tarihi yerlerin en önemlilerine yer vermeye alışacağız.

1) Haydarpaşa Garı

İstanbul – Bağdat Demiryolu hattının başlangıç ​​istasyonu olarak inşa edilen Haydarpaşa garı, II. Abdülhamit döneminde yapılan önemli eserlerden birisidir. 1908 yılında Alman mühendisler ve İtalyan mimarlar tarafından tasarlanan yapı, İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bulunmaktadır. Restorasyon çalışmaları ve çevresinde yürütülen arkeolojik kazılar nedeniyle, bir süredir hizmet vermeyen yapı, Anadolu’dan İstanbul’a göçün sembolü olarak Türk sinemasında defalarca kullanılmıştır.

2) Kız Kulesi

Üsküdar’ın Salacak Sahili açıklarında yer alan Kız Kulesi İstanbul'un en eski tarihi mekanlarından birisidir. Antik Roma Dönemi’nde inşa edilen yapı Bizans ve Osmanlı Döneminde farklı amaçlar için kullanılmıştır. 360 derece panoramik İstanbul manzarasıyla dikkat çeken Kız Kulesi, 1995 yılından bu yana müze restoran olarak işletilmektedir. Boğaz havası eşliğinde bir şeyler yiyip içmek ya da boğaz manzarasını izlemek için Kız Kulesi İstanbul'un en nadide yerlerinden birisidir.

3) Mihrimah Sultan Külliyesi

Çok meşhur bir efsaneye konu olan Mihrimah Sultan Camisi Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan için, Mimar Sinan’a yaptırdığı, İstanbul Anadolu Yakasındaki en önemli eserlerden birisidir. Güneş ve ay anlamında gelen Mihr-î Mah, Mimar Sinan tarafından usta bir işçilik ile bu sultan adına yaptığı iki camide meşhur bir efsaneye dönüşmüştür. Anadolu yakasında bulunan Üsküdar'da gezilecek yerler arasındadır.

4) Beylerbeyi Sarayı

Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından Bizans Dönemi’nde İstavroz Bahçeleri olarak anılan bir koruluğun içine yaptırılmıştır. Üsküdar'ın Beylerbeyi semtinde yer alan yapı, İstanbul'da çok önemli eserlere imza atan Balyan ailesi tarafından inşa edilmiştir. Ahşap oymacılığı, altın nakış işçiliği gibi süslemeleriyle dikkat çeken sarayı müze kart ile gezilebilmektedir.

5) Adile Sultan Kasrı

Validebağ Korusu içinde konumlanan Adile Sultan Kasrı, Üskidar'da yer alan önemli eserlerden birisidir. 1853 Yılında Sulan Abdülaziz tarafından yaptırılan kasır, Hababam Sınıf filmlerinin çekildiği mekan olarak da bilinmektedir.

6) Anadolu Hisarı

1395 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından inşa edilen Anadolu Hisarı, Bizans İmparatorluğu’na Karadeniz’den gelebilecek yardımları engellemek amacıyla inşa ettirilmiştir. Halk ziyaretine kapalı olan hisar, yalnızca Hisarlar Müzesi’nin özel izniyle ziyaret edilebilmektedir.

7) Hıdiv Kasrı

Osmanlı döneminde Mısır'ın son hıdivi (valisi) Abbas Hilmi Paşa tarafından 1907 yılında yaptırılan kasır İtalyan mimar Delfo Seminati tasarımıdır. 1996 yılından beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal tesisi olarak hizmet vermektedir ve haftanın 7 günü ziyarete açıktır

8) Ayayorgi Manastırı

Prens Adaları’nın en büyüğü Büyük Ada’nın bir tepesi üzerinde bulunan Ayayorgi Manastırı, 1751 yılında inşa edilmiştir. Ada ziyaretçilerinin yürüyerek ya da bisiklet ile ulaşabildikleri kilise, özellikle Paskalya Dönemi’nde ziyaretçi akınına uğramaktadır. Giriş ücreti ödemeden haftanın 7 günü ziyaret edilebilir.

9) Heybeliada Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu, Atina Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden sonra din alanında eğitim veren ikinci okuldur. Fener Rum Patriği 4. Germanos tarafından 1844’te açılan yapı, 1973 yılında patrikhane tarafından tamamen kapatıldı. Zaman çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan mekan, Heybeliada Ruhban Okulu özel izinle ziyaret edilebiliyor.

"Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu," sözüyle şehrin güzelliğine ve önemine vurgu yapan Fransız asker ve politikacı Napolyon Bonapart gibi daha pek çok devlet adamı, şair, yazar, filozof bu kadim şehri kendi bakış açıları ile yüceltmişlerdir. Tarihi yapıları, benzersiz sarayları, eşsiz eserleriyle İstanbul her zaman görülmeye değer bir şehirdir.

Benzer Yazılar

Gelbaba İşletme

Markanız için hemen işletme hesabı açın.

Hesap Aç
Gelbaba İşletme

Markanız için hemen işletme hesabı açın.

Hesap Aç

Benzer Yazılar

Gelbaba İşletmeye Katılın

Hemen ücretsiz kaydolarak üyeliğinizi başlatın.

Ücretsiz İşletme Hesabı Açın